~Resimler pinterestten alıntıdır.~
Hepinize merhaba!
Önceki yazımda izlemeniz gereken 5 filmden bahsetmiştim ve beklemediğim şekilde çok okundu. Hepinize çok teşekkür ederim. Çok sevdiğiniz için kitap versiyonunu da yazmak istedim. Umarım hem kitapları hem de yazımı keyifle okursunuz.1) Notre-Dame'in Kamburu (Victor Hugo)
Notre-Dame Kilisesi'nin ön avlusundaki kerevete, kimsesiz bebekler bırakılırdı. Başrahip Frollo, böyle bir günde bulduğu sakat bebeği himayesine aldı ve ona Quasimodo adını verdi. Onu büyüttü ve zangoçluk işini verdi; ancak çanın sesi altın kalpli Quasimodo'nun giderek sağır olmasına yol açacaktı. Quasimodo, koruyucusu kabul ettiği Frollo'ya büyük bir sevgi ve bağlılık duyarak büyür. Oysa başrahip karanlık içdünyasına hapsolmuş, dizginleyemediği nefretinin pençesinde kıvranan biridir.Hayatı, çanlar ve Notre-Dame Kilisesi'nden ibaret olan Quasimodo, güzeller güzeli çingene kızı Esmeralda'ya, ilk görüşte büyük bir aşkla vurulur. Ne var ki başrahibin gözü de Esmeralda'dadır. Esmeralda'nın dünyasındaysa Yüzbaşı Phœbus'ten başka hiç kimseye yer yoktur. Artık sevgi ile nefretin, iyilik ile kötülüğün kıyasıya mücadelesidir yaşanan.
2)Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu (Stefan Zweig)
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu'nun kadın kahramanını sadece uzun bir mektubun yazarı olarak tanıyoruz. Kadının hayatı boyunca sevmiş olduğu erkek için kaleme aldığı bu mektubun "gönderen"inin adı yoktur. Mektubun başında tek bir hitap vardır: "Sana, beni asla tanımamış olan sana". Kadın büyük tutkusunu hep bir "bilinmeyen" olarak, yani tek başına yaşamaya razıdır, bu aşk öyküsünde "taraflar" değil, sadece tek bir "taraf" vardır. Böylesine, gerçek anlamda aşk denilebilir mi?
3) Kürk Mantolu Madonna (Sabahattin Ali)
Hep başkalarının istediği gibi yaşayan Raif Efendi, memnuniyetsiz hayatının tek bir anıyla değiştiğine şahit olacaktır: Maria Puder isminde bir kadına âşık olduğunda... Babasının isteğiyle Berlin’e giden ve oradaki bir sanat galerisinde hayran kaldığı bir tabloyla karşılaşan Raif Efendi, tabloda resmedilen kadın portresinin Andrea Del Sarto tarafından resmedilmiş "Madonna delle Arpie" adlı tablodaki Meryem Ana (Madonna) tasvirine benzediğini düşünür. Raif Efendi, daha sonra takıntı derecesinde hayran olduğu tablodaki yüzün sahibiyle karşılaşacaktır.
4) Çalıkuşu (Reşat Nuri Güntekin)
Çalıkuşu romanında genç ve güzel bir kız olan Feride’nin çocukluk döneminde yaptığı yaramazlıklar, ilk gençlik döneminde teyzesinin oğlu Kâmran’ı kıskanması, yaşadığı bu duyguların aşk olduğunu anlaması, sevdiği bu insanla nişanlanması, düğünden üç gün önce nişanlısının başka bir kadınla ilişkisi olduğunu öğrenmesi, bunun üzerine yaşadığı köşkü ve İstanbul’u terk etmesi, genç bir öğretmen olarak Anadolu’nun ücra köşelerine gitmesi, buralarda yaşadığı maddî ve manevî sıkıntılar, beş-altı yıl süren Anadolu macerasından sonra Tekirdağ’a dönmesi, sevdiği ve asla unutamadığı Kâmran’a kavuşması anlatılır.
5) Bir Kadının Yaşamından 24 Saat (Stefan Zweig)
Zweig bu novellası’nda bir kadının yaşamını bütünüyle değiştiren yirmi dört saatlik deneyimini anlatırken, insanda içkin saplantıların ve dayanılmaz arzuların sınırlarında gezinir. Özgürce ve tutkuyla içgüdülerinin peşine takılan bir kadının bu kısa ve yoğun hikâyesi, kadın kalbinin sırlarına ermiş ustanın kaleminde olağanüstü bir anlatıya dönüşür. Yapıtı için mekân olarak muhteşem atmosferiyle Fransız Riviera’sını seçen Zweig, 1920’li yılların sonlarında Avrupa’nın “kibar” tabakasının ikiyüzlü ahlak anlayışına yönelik eleştirel tavrıyla dikkat çeker.
Listem bu kadardı. Bu kitapları okumadıysanız çok şey kaçırıyosunuzdur. Bir kardeş tavsiyesi olarak bu kitapları okumanızı öneririm. Okuduklarınız varsa yoruma kitap hakkında düşüncelerinizi yazarak diğer insanlara öncülük edebilirsiniz.
Hoşçakalın!
- Ağustos 30, 2019
- 33 Comments